21 Aralık 2008 Pazar

Verem (Tüberküloz)

Verem (Tüberküloz)


Verem yada tüberküloz , Mycobacterium tuberculosis adı verilen bakterinin neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Bu hastalığa neden olan bakteri R.Koch tarafından 24 Mart 1882 tarihinde bulunmuştur ve bu nedenle bakteri Koch basili adı ile de bilinir. Solunum yoluyla bulaştığından sıklıkla akciğerlerde hastalığa neden olmakla birlikte, kemik, beyin, akciğer zarı, kalp zarı, böbrek ve daha birçok organda daha nadir olarak hastalık ortaya çıkabilmektedir. Bugün dünya nüfusunun yaklaşık 1/3 ü verem mikrobu ile enfekte olmuştur yani bu insanlar yaşamlarının bir döneminde bu bakteriyi vücutlarına almışlardır ve her yıl bu popülasyondan bir kısmı organizmalarında bulunan bu uyur durumdaki bakterinin çeşitli nedenlerle harekete geçmesi sonucu verem hastalığına yakalanmaktadırlar.

Hastalık nasıl bulaşır ?

Verem hastalığına yakalanmış insanların akciğerlerinde hastalığın ilerlemesi ile bakteriden salınan bazı enzimlerin ve organizmamızın savunma sisteminin etkisi ile halk arasında "yara" olarak bilinen bir kovuk (kavite) oluşur. (bkz: şekil 2) Verem mikrobu bu kovuğun içerisinde ve etrafında hızla çoğalmaya devam eder. Bu kovuk hava yollarımız yani bronşlarımızla iştirak halinde olduğundan hastalıklı insanın öksürük, hapşuruk gibi güçlü solunum faaliyetleri ile ağzından saçılan çok küçük damlacıklar içersinde verem bakterileri dış ortama salınır. Bu küçük damlacıklar aynı sigara dumanının havada uzun süre asılı kalması gibi iyi havalandırılmayan kapalı ortamlarda saatlerce havada uçuşurlar. İşte böyle bir ortamda bakteri içeren bu damlacıklar sağlıklı insanlar tarafından nefes alma esnasında akciğere çekilir ve ilk kez bakteri sağlıklı insanın organizmasına girer yani artık bu birey verem basili ile enfekte olur.

Akciğere yerleşen verem mikrobu çoğunlukla bağışıklık sistemi tarafından hastalık meydana gelmeden belirli bölgelerde hapsedilir. Ancak kişinin yaşamı boyunca özellikle savunma sisteminin zayıfladığı bazı durumlarda uyur durumdaki bu mikroplar birden harekete geçerek üremeye başlayabilir ve verem hastalığını ortaya çıkartabilirler.Bu tür verem hastalığı erişkin tipi tüberküloz olarak bilinir. Kontrol altında olmayan şeker hastalığı, AIDS, beslenme bozuklukları, ağır stres ve alkolizm savunma sistemimizi bozarak erişkin tipi tüberküloz hastalığına yol açan risk faktörleri olarak sayılabilir. Ancak birçok olguda da hiçbir neden saptanmaksızın hastalık ortaya çıkabilir. Bazen de basil daha ilk vücuda girdiğinde savunma sistemimiz tarafından yeterli bir direnç gösterilemediğinden doğrudan hastalığa neden olurki bu tür verem hastalığına primer tüberküloz adı verilir ve çoğunlukla çocukluk veya ergenlik döneminde görülür.

Hastalık belirtileri nelerdir ?

Akciğer veremi kilo kaybı, iştahsızlık, hafif ateş, özellikle geceleri artan terleme, halsizlik gibi genel belirtilerin yanı sıra akciğerde meydana gelen doku reaksiyonu ve harabiyet neticesinde öksürük, balgam çıkarma, kan tükürme, ilerlemiş olgularda nefes darlığı gibi akciğere özgü belirtiler ile kendini gösterir. Bu belirtilerin hiçbirisi verem hastalığına özgü değildir ve birçok akciğer hastalığında aynı semptomlar vardır.

Hastalık belirtileri varlığında ne yapmalı ?

3 haftayı geçen öksürük, kan tükürme, gece teri, hafif ateş, iştahsızlık, kilo kaybı gibi belirtilerin varlığında derhal akciğer grafisi çekilmeli ve verem hastalığından şüpheleniliyorsa balgamda verem mikrobu aranmalıdır. Bu sayede verem hastalığı olmasa dahi aynı belirtilere neden olabilecek birçok akciğer hastalığının da erken tanısına olanak sağlanır.Aile ya da yakın çevrede aktif verem hastalığı tanısı konulmuş ve özellikle balgamında verem mikrobu tespit edilmiş bireyler varsa, hastalık belirtileri olmasa dahi kontrol olmak gerekir.

Verem teşhisinde kullanılan laboratuar yöntemleri nelerdir ?

Akciğer vereminin kesin tanısı hastanın balgamında verem mikrobunun yani mycobacterium tuberculosis'in gösterilmesi ile konulur. Bunun için tercihan sabah aç karnına çıkartılan balgam ince bir cam üzerine yayılıp özel boyalarla boyandıktan sonra mikroskopta incelenir. Verem mikrobu mavi boyanmış zemin üzerinde kırmızı ince çubuk yada çengel şeklinde yapılar olarak gösterilir.Balgamda verem mikrobu 15 gün ara ile ikişer kez bakılmasına rağmen görülemez ise bu takdirde hastanın verem olup olmadığına klinik bulgular, akciğer grafisi, bazı kan tahlilleri ve PPD testi gibi diğer yöntemlerle uzman bir hekim tarafından karar verilip tedavi başlanabilir. Özellikle hastalığın başlangıç dönemlerinde akciğerdeki bakteri sayısı az olduğundan balgamda verem mikrobu görülmeyebilir. Balgamda verem mikrobunun gösterilmesinin daha duyarlı ve kesin bir yöntemi de kültür çalışması yapmaktır. Burada alınan balgamın bir kısmı verem mikrobunun üremesine müsait besi yerlerine ekilerek 3-6 hafta beklenilir. Eğer balgamda verem mikrobu varsa bu süre sonunda besiyerinde her bir verem mikrobunun üreyerek oluşturduğu basil kolonileri gözle görülür ve hastalığın kesin tanısına ulaşılır.

PPD testinde; test solüsyonunun, ön kolun iç yüzüne deri içi uygulanmasından 72 saat sonra, burada meydana gelen 10mm'nin üzerindeki endurasyon(sertlik) pozitif olarak değerlendirilir. Pozitif PPD testi vücudun verem mikrobu ile enfekte olduğunu yani bireyin verem mikrobu ile karşılaştığını gösterir. Ancak verem aşısı uygulaması da PPD testini pozitif hale getirir. Ülkemizde olduğu gibi verem aşısının (BCG aşısı) uygulandığı bölgelerde bu nedenle PPD testi pozitifliği hastalık tanısı açısından fazla bir önem taşımaz. Ancak önceden yapılmış PPD testi negatif olan bir şahısta örneğin 1 yıl sonra tekrar yapılan PPD testi pozitif bulunmuşsa bu hastanın bu süre zarfında verem mikrobu ile enfekte olduğu söylenebilir.

Verem hastalığı nasıl tedavi edilir ?

Verem tanısı konulan hastada tedavinin derhal başlanması gerekir. Bu sayede hem hasta en kısa sürede sağlığına kavuşur hem de etrafındaki insanlara hastalığı bulaştırma riski ortadan kalkar. Verem hastalığının tedavisi diğer enfeksiyon hastalıklarından farklı olarak uzun sürelidir. Tedavi başlangıcında 4 çeşit ilaç birlikte kullanılır. Tedavi mutlaka bu konuda uzmanlaşmış hekim ya da Verem Savaşı Dispanseri kontrolünde sürdürülmelidir. Tedavide yapılan bazı hatalar verem mikrobunun kullanılan ilaçlara direnç kazanmasına neden olabilir ki bu durumda hem tedavi süresi uzamakta hem de tedavi maliyeti artmaktadır. Verem tedavisi en az 6 ay devam etmelidir ancak tedaviyi takip eden hekim gereğinde bu süreyi 8 aya kadar uzatabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder